Kaderiyye Mensupları Ne Demek?
Kaderiyye, İslam düşünce tarihinde özellikle “kader” ve “irade” tartışmaları bağlamında ortaya çıkan ve insan özgürlüğünü güçlü bir şekilde savunan bir itikadî akımı tanımlar. Böylece “Kaderiyye mensupları” ifadesi, bu akımın görüşlerini benimsediğini söyleyen kişileri işler. Bu yazıda, Kaderiyye’nin tarihsel arka planını, temel görüşlerini ve günümüzde akademik çevrelerde nasıl tartışıldığını ele alacağız.
Tarihsel Arka Plan
İslam’ın erken dönemlerinde, Müslüman topluluklar arasında “kader” (Allah’ın takdiri) ile “kulun iradesi” (insanın yaptığı fiiller) arasındaki ilişki büyük bir tartışma konusu olmuştur. Bu bağlamda üç ana itikadî yaklaşım öne çıkar: bir yanda her şeyin Allah tarafından önceden belirlendiğini savunan “cebri” anlayış, bir yanda insanın mutlak özgür iradeye sahip olduğunu söyleyen görüşler, ve ortada bir denge arayanlar. Kaderiyye, bu üçlü içinde insan iradesini güçlü şekilde vurgulayan pozisyonu temsil eder. [1]
Kaderiyye hareketi hâlihazırda kurumsallaşmış bir “mezhep” düzeyine ulaşmamış olmakla birlikte, kaynaklarda VII./VIII. yüzyıllarda ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Örneğin, Ma‘bed el‑Cühenî ve Gaylân ed‑Dımaşkî gibi isimler Kaderiyye’nin ilk temsilcileri arasında yer alır. [2] Bu kişiler, özellikle yönetimin keyfî uygulamalarını “Allah’ın kaderi” haline getirerek meşrulaştırma eğilimine karşı çıkarak, sorumluluğu tekrar mâlî ve ahlâkî düzeye taşımayı amaçlamışlardır. [1]
Zamanla Kaderiyye’nin görüşleri, daha sistemli bir biçimde savunulan Mutezile akımıyla ilintili hale gelmiş; bazı kaynaklarda Kaderiyye ve Mutezile ifadeleri birbirinin yerine kullanılmıştır. [2] Ancak Kaderiyye, Mutezile kadar sistematik bir kuram sunmamış; dolayısıyla “Kaderiyye mensubu” derken daha çok kader‑irade bağlamında özgürlük vurgusu yapan kişiler kastedilir.
Kaderiyye’nin Temel Görüşleri
Kaderiyye mensuplarının temel savları şu şekilde özetlenebilir:
- İnsan, kendi fiillerinde özgürdür; yani yaptığı eylem tamamen kendi iradesiyle gerçekleşmiştir. :contentReference[oaicite:8]{index=8}
- Allah’ın önceden bilmesi ya da takdir etmesi, insanın seçimini zorunlu hale getirmez. İnsan seçiminden sorumludur. :contentReference[oaicite:9]{index=9}
- Eğer insanın yaptığı kötülükler veya günahlar “Allah’ın kaderi” ile izah edilirse, bu Allah’ın adaleti noktasında sorun yaratır; çünkü sorumluluk ortadan kalkar. Kaderiyye bu adalet meselesine vurgu yapar. :contentReference[oaicite:10]{index=10}
Örneğin klasik kaynaklarda şöyle denir: “Bu fırkaya göre, kul kendi fiilini kendi yaratır …” gibi. [3] Bu tür ifadeler, Kaderiyye’ye yöneltilen eleştirilerin eksenini göstermektedir: çoğu Ehl‑i Sünnet kelâmcılarına göre bu anlayış aşırıya kaçmakta, “insana tüm kudretin ait olduğunu” savunmak suretiyle ilâhî kudreti geri plana itmektedir. [4]
Günümüzde Akademik Tartışmalar
Modern akademik çalışmalarda Kaderiyye üzerinde iki ana eksen üzerinden durulmaktadır:
1. Tarihsel‐siyasi bağlamın önemi
Akademik araştırmalar, Kaderiyye’nin yalnızca teolojik bir hareket değil, aynı zamanda siyasal bir tepki olduğunu vurgulamaktadır. Örneğin, bazı araştırmalara göre Kaderiyye görüşleri, Emevilerin uygulamalarına karşı muhalif çevrelerde yaygınlaşmış, “Allah’ın takdiriyle biz kötülük yaptık” gibi ifadeler üzerinden toplumsal meşruiyet sorunu yaşayan yönetime karşı alternatif bir sorumluluk anlayışı sunmuştur. [2] Bu açıdan Kaderiyye, sadece metafizik bir fenomen değil, aynı zamanda irade‐özgürlük ve otorite ilişkisi bağlamında okunmaktadır.
2. İtikadî sistematiklik ve mezhepsel durumu
Akademik literatürde Kaderiyye’nin “mezhep” olarak kabul edilip edilmeyeceği tartışmadır. Bazı araştırmacılar bu akımı daha çok “görüşler koleksiyonu” olarak görürler; çünkü Kaderiyye’nin kendi içinde tutarlı ve sistematik bir kelâm disiplini geliştirmediği belirtilmektedir. [2] Ayrıca Kaderiyye ile Mutezile arasındaki ilişki, sınırlarının belirsizliği bakımından değerlendirilmekte; bazı çalışmalar Kaderiyye’yi Mutezile’nin erken biçimi ya da bir kolu olarak tanımlarken, diğerleri onu daha önce, bağımsız tepki hareketi olarak ele alırlar. [5]
Bu tartışmalar şu sorular etrafında döner: Bir akım kendi iç tutarlılığı ve kurumsal yapısı olmadan mezhep sayılabilir mi? Kaderiyye’nin görüşleri zamanla Mutezile içerisinde eriyip yok olmuşsa bile, özgür irade temasına yapılan vurgu günümüzdeki “irade – kader” tartışmalarında nasıl değerlendirilebilir? Modern düşünürler bu çizgide İslam geleneğindeki irade özgürlüğü yorumlarını yeniden okuyarak etik sorumluluk, bireysel ajans ve toplumsal yükümlülük gibi konularda Kaderiyye’den çıkarımlar yapmaktadır.
Sonuç
Kaderiyye mensupları, İslam’ın erken döneminde insanın iradesi ile Allah’ın takdiri arasında bir biçimde özgürlük lehine tercihte bulunan bireyleri ifade eder. Tarihsel ve siyasal bağlamlarda şekillenen bu görüşler, insanın sorumluluğunu, Allah’ın adaletini ve eylemleriyle hesap verme anlayışını güçlü şekilde öne çıkarır. Günümüzde de “kader mi yoksa irade mi?” sorusu hâlen akademik ve felsefî düzeyde önemini korumaktadır. Kaderiyye’ye dair çalışmalar, bu tartışmanın İslam düşüncesindeki kökenlerine ışık tutarken, bireysel sorumluluk ve etik bağlamda da güncelliğini korur.
Öne Çıkan Etiketler
#Kaderiyye #İslamÂkidesi #Özgürİrade #İslamKelamı #Mutezile
Dilerseniz Kaderiyye’nin diğer mezheplerle karşılaştırılması ya da günümüz teolojisindeki etkilerini de ele alabilirim.
—
Sources:
[1]: “KADERİYYE – TDV İslâm Ansiklopedisi”
[2]: “KADERİYYE – Sorularla İslamiyet”
[3]: “Kaderiyye nedir, Kaderiyye hakkinda bilgi, Kaderiyye ne demek, kimdir …”
[4]: “Kaderîlik – Vikipedi”
[5]: “Kaderiyye (Kaderilik) nedir? Kaderiyye nasıl ortaya çıkmıştır, temel …”
Evlenmek, nasibi çıkmak veya çıkmamak da takdire bağlıdır . Allahü teâlâ, takdirine göre sebepler yaratmaktadır. Mesela bir kız dua eder, (Ya Rabbi, evlenmek hakkımda hayırlı ise, evlenmeyi bana nasip eyle!) der. Mehmed Muhyiddin Üftâde Efendi 16. yüzyılda Bursa’da yaşamış önemli bir irfan şairi ve mutasavvıftır. Küçüklüğünden itibaren tasavvufî bir çevrede yetişen Üftâde, Celvetiyye tarikatının pîri olarak bilinmektedir.
Şafak!
Sevgili katkınız için minnettarım; sunduğunuz fikirler yazının akademik değerini pekiştirdi ve daha kalıcı bir çalışma oluşturdu.
Gaylan’ın öldürülmesinden sonra Kaderiyye bağımsız bir akım olarak varlığını sürdüremedi, ancak kadere ilişkin düşünceleri kısmen değiştirilerek Mutezile tarafından savunuldu. Bu nedenle Kaderiyye kimi zaman Mutezile içinde bir kol gibi görülmüş; kimi zaman da Mutezile, Kaderiyye olarak adlandırılmıştır . İnsanın külli kaderinde üç şey değişmezmiş; * Rızkı, Ömrü, Eşi .
Ceren!
Değerli görüşleriniz için teşekkür ederim; katkılarınız yazının anlatımına çeşitlilik kazandırdı ve farklı açılardan bakabilme imkânı sağladı.
Kaderilik ya da Kaderiyye , kader konusunda insanın irade, ihtiyat ve kudret sahibi, yükümlülüğü olan bir yaratık olduğu, insanların Allah’ın hiçbir müdahali olmaksızın fiillerini bizzat kendi güç ve iradesine bağlı olarak meydana getirdiği inancına sahip olan İslam dini itikadi mezhebi.
Cem!
Katkınız yazının daha anlaşılır olmasını sağladı.
GAYLÂN ed-DIMAŞKĪ İrade hürriyeti konusundaki fikirleriyle ilk Kaderiyye fırkasının doğuşunu hazırlayan tâbiîn dönemi âlimlerinden. Sorumluluk doğuran fiillerin sadece insan iradesiyle gerçekleştiğini ileri süren itikadî mezhep. Kaderiyye diye anılan hür irade düşüncesinin ilk temsilcilerinden.
Yavuz! Her zaman aynı noktada buluşmasak da teşekkür ederim.