Kısaca: “Kamu yararı belgesi” diye koşa koşa almaya gideceğiniz bir kağıt yok; dernekler için bu, İçişleri’nin teklifiyle Cumhurbaşkanı kararıyla verilen bir statü. Başvuruyu ildeki Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlükleri/DERBİS üzerinden yaparsınız. Vakıflar için benzer algılanan şey ise vergi muafiyeti ve o da Hazine ve Maliye’nin süreci sonunda yine Cumhurbaşkanı kararıyla verilir. ([Sivil Toplum][1]) Kamu yararı belgesi nereden alınır? Önce şu yanlışı düzeltelim. Başlık provokatif; çünkü “kamu yararı belgesi nereden alınır?” diye sorarken çoğu kişi aslında bir memurluktan çıkacak belgeyi düşünüyor. Oysa mesele bir “belge” değil, dernekler için kamu yararına çalışan dernek statüsü. Bu statü, bir masadan “alınmaz”; İçişleri’nin değerlendirmesi ve ilgili…
Yorum BırakGünlük İlham Yazılar
Peygamber Efendimizin “Namaz Gözümün Nuru” Sözünün Tarihsel ve Manevi Derinliği Bir tarihçi olarak geçmişi anlamak, yalnızca olayların kronolojisini çözmek değil; o olayların ardındaki anlamı, insan ruhuna ve topluma yansımasını da okumaktır. Tarih, yalnızca savaşların, fetihlerin ya da devrimlerin değil, aynı zamanda insanın iç dünyasındaki dönüşümlerin de kaydıdır. İşte bu yüzden Peygamber Efendimizin “Namaz gözümün nurudur” sözü, sadece bir dini vecize olarak değil; insanlık tarihindeki en derin ruhsal dönüşümlerden birinin sembolü olarak da görülmelidir. Tarihsel Bağlam: İman ve Toplumun Dönüşümü 7. yüzyıl Arabistan’ı, kabile savaşlarının, sosyal eşitsizliklerin ve manevi boşlukların yaşandığı bir dönemdi. Bu ortamda İslam’ın doğuşu, yalnızca bir dinin tebliği…
Yorum BırakGüçsüz İnsanlara Ne Denir? – Psikolojik Bir Derin Analiz Bir psikolog olarak her gün aynı soruya farklı yüzlerde tanık olurum: “Güçsüz müyüm?” İnsan zihni, güçsüzlük hissiyle karşılaştığında savunmaya geçer, bahaneler üretir veya tam tersi, içe kapanır. Güçsüz insanlara ne denir? sorusu aslında bir yargıdan çok, insanın kendi varoluşuyla hesaplaşmasıdır. Bu yazıda, bu sorunun peşinden giderek güçsüzlüğün bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji perspektiflerinden nasıl anlam kazandığını inceleyeceğiz. — Bilişsel Psikoloji Perspektifi: Güçsüzlük Bir İnançtır Bilişsel psikolojiye göre, insan davranışlarını yönlendiren şey olaylar değil, o olaylara yüklenen anlamlardır. Güçsüzlük hissi çoğu zaman bir gerçeklik değil, bir bilişsel çarpıtmadır. Bir kişi, başarısızlık yaşadığında…
Yorum Bırakİnsanı Cezbeden Ne Demek? Kökeninden Geleceğine, Cazibenin Haritası Şöyle bir masanın etrafında oturmuşuz gibi düşün: kahveler taze, sohbet koyu. Ben de bu konuyu yıllardır merak eden biri olarak şunu itiraf edeyim; “insanı cezbeden” dediğimiz şey her zaman ilk bakışta görünen parlaklık değil. Bazen bir kelimenin melodisinde, bazen bir ürünün dokusunda, bazen de bir fikrin içten içe yanan adalet duygusunda saklı. Gel, “insanı cezbeden ne demek?” sorusunu kökünden başlayıp bugüne, oradan da yarına taşıyarak birlikte kurcalayalım. “Cezbetmek”in Kökeni: Çekim, Yakınlık ve İçten Gelen Çağrı “Cezbetmek” Arapça “cezb” kökünden gelir; “çekmek, kendine doğru almak” anlamlarını taşır. Türkçede yalnızca fiziksel bir çekiş değil,…
Yorum BırakGözde Membran Nedir? Tarihsel Kırılmalar ve Görmenin Katmanları Üzerine Bir Yolculuk Geçmişi anlamaya çalışan bir tarihçi olarak, insanlığın görme biçimleriyle tarih yazımının derin bir bağa sahip olduğunu düşünürüm. Gözde membran nedir sorusu, yalnızca bir biyoloji merakı değil; aynı zamanda insanlığın dünyayı algılama biçimlerinin tarihsel dönüşümünü anlatan güçlü bir metafordur. Çünkü her çağ, kendi göz zarını – yani dünyaya nasıl baktığını ve onu nasıl gördüğünü – yeniden inşa eder. Membran: Görmenin Tarihsel Katmanı Biyolojik olarak bakıldığında, gözde membran, göz küresini koruyan, ışığın girişini düzenleyen ve iç yapıları dengeleyen ince bir tabakadır. Ancak tarihsel olarak düşündüğümüzde, her medeniyetin de kendi “görsel membranı”…
Yorum BırakGözaltı Bitişik mi Yazılır Ayrı mı? Dilin Felsefesi Üzerine Bir Düşünme Denemesi Bir filozof için dil, düşüncenin evi; kelime ise o evin sessiz sakini gibidir. Bir kelimenin nasıl yazıldığı, yalnızca dilbilgisel bir mesele değildir; aynı zamanda insanın dünyayı nasıl anlamlandırdığının göstergesidir. “Gözaltı” kelimesi de bu açıdan düşündürücü bir örnektir. Türkçede “gözaltı” bitişik yazılır — ama bu yazım biçimi, yalnızca dil kuralının değil, aynı zamanda düşüncenin, varlığın ve anlamın da bir yansımasıdır. Etik Perspektif: Bakışın Sınırında Bir Sorumluluk Etik felsefe, insanın davranışları kadar bakışını da sorgular. Gözaltı kelimesini düşündüğümüzde, iki anlam birden belirir: birincisi, yüzün altındaki bölge; ikincisi, özgürlüğün sınırlandığı bir…
Yorum BırakBüyükbaş Hayvanda Kaç Litre Kan Var? Geleceğin Tarım, Bilim ve Toplum Perspektifinden Bir Bakış Bazı sorular, yüzeyde yalnızca teknik birer bilgi gibi görünür. Fakat biraz derine indiğinizde, o basit bilginin arkasında devasa bir geleceğin şekillendiğini fark edersiniz. “Büyükbaş hayvanda kaç litre kan var?” sorusu da tam olarak böyle. İlk bakışta biyoloji ya da veterinerlikle ilgili bir ayrıntı gibi görünse de, bu bilgi gelecekte gıda üretiminden sağlık teknolojilerine, hatta etik tartışmalara kadar uzanan büyük bir tabloyu anlamamıza yardımcı olabilir. Gelin, bu konuyu hem analitik hem de insan merkezli bir bakışla birlikte keşfedelim. Büyükbaş Hayvanda Ortalama Kan Miktarı Nedir? Temel Gerçek: Yaşamın…
Yorum BırakFayda Kelimesinin Eş Anlamlısı Nedir? Edebiyatın Diliyle Anlamın İzinde Kelimeler, insan zihninin en eski yansımalarıdır. Her biri bir çağrışım, bir duygu, bir tarih taşır. “Fayda” kelimesi de bu kadim sözcüklerden biridir; kulağımıza sade gelir ama ardında insanın dünyayla kurduğu ilişkinin izleri vardır. Bir edebiyatçının gözünde “fayda”, yalnızca işe yararlılık değil, aynı zamanda bir anlam üretme biçimidir. Bir romanda karakterin dönüşümünü, bir şiirde kelimelerin yarattığı yankıyı düşünün; her biri bir tür “fayda” taşır — duygusal, düşünsel ya da ruhsal. Öyleyse soralım: Fayda kelimesinin eş anlamlısı nedir? Ve bu kelime edebiyatın içinden nasıl yankılanır? Kelimelerin Eş Anlamlılığı: Anlamın Aynasında Bir Oyun Türk…
Yorum BırakHapçı Kime Denir? Verilerin ve Gerçek Hikâyelerin Işığında Bir Bakış Bazen bir kelime, toplumun zihninde onlarca farklı anlamla yankılanır. “Hapçı” da bunlardan biri. Kimi için bir bağımlı, kimi için bir şaka, kimi içinse bir trajedinin adı. Bu kelimenin ardında hem soğuk istatistikler hem de sıcak insan hikâyeleri var. Bugün biraz rakamlardan, biraz da yaşanmışlıklardan yola çıkarak “hapçı kime denir?” sorusuna içten, samimi ve veriye dayalı bir yanıt arayalım. — Hapçı Kime Denir? Kavramın Kökleri ve Toplumsal Yansımaları Hapçı kelimesi günlük dilde genellikle “ilaç, özellikle uyuşturucu etkisi olan hapları sık sık kullanan kişi” anlamında kullanılır. Ancak bu tanım, çoğu zaman yüzeyde…
Yorum BırakHangi Şehirde Havaalanı Yok? Farklı Yaklaşımlarla Bir Değerlendirme Kimi zaman gündelik sohbetlerde, kimi zaman da seyahat planlarımızda hepimizin aklına şu soru gelir: “Hangi şehirde havaalanı yok?” Bu soruya verilecek cevap sadece coğrafi ya da lojistik bir bilgi değil; aynı zamanda insanların dünyaya bakış açısını da ortaya çıkarır. Ben de bu yazıda farklı perspektiflerden yaklaşarak konuyu tartışmaya açmak istiyorum. Sizler de düşüncelerinizi paylaşarak bu sohbetin parçası olabilirsiniz. Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşım Öncelikle erkeklerin sıklıkla benimsediği, daha analitik ve veri temelli bir bakış açısıyla başlayalım. Türkiye’deki şehirlerin havaalanı varlığına bakıldığında, büyük çoğunluğunun kendi havalimanına sahip olduğunu görüyoruz. Ancak bazı şehirler ulaşım…
Yorum Bırak